top of page
Ara

EMANETİZ BU DÜNYAYA

  • Yazarın fotoğrafı: nlp power
    nlp power
  • 2 Şub
  • 2 dakikada okunur

 Emanetiz bu dünyaya; hayat bize emanet, sahip olduğumuz her şey aslında bize kullanım hakkıyla birlikte emanettir. Hiçbir şeyin sahibi olmadığımızı, bizim olduğunu zannettiğimiz her şeyin bize bir emanet olduğunu defalarca deneyimleyerek anladım.

 Bugün belki 30 yıldan fazladır evimde duran taa İspanya zamanlarından kalma kristal bir vazo, süpürgenin sapı deydi düştü ve kırıldı. Çok üzüldüm ve dedim ki demek ki gerçekten eşyanın bile bir ömrü var.

Sende kalma ömrünü, seninle olan birlikteliğini tamamladı. Belki başka yeni bir vazoya yer açmak gerekecek.

Hiçbir şeyin sonsuza kadar sahibi değiliz, her şey bize emanet, yani geçici bir süreyle bize verilmiş. Evet, böyle olduğunu biliyoruz da, kabul de ediyoruz ama, bunun bir anlamı olmalı, arkasında bir sebebi olmalı değil mi?

Peki her şeyin geçici, her şeyin emanet olduğunu bilerek yaşıyorken biz o emanete nasıl davranıyoruz, nasıl yaşıyoruz onunla, onun için ne yapıyoruz, hayatımızın neresinde ne kadar fark ediyoruz?

 Ben o vazoyu 30 senede kim bilir sadece birkaç kere fark ettim belki de tozunu aldım tozlandığında öylece durdu sehpanın üstünde yıllarca. Evet bana anılarımı hatırlattı, hepsi o kadar. Eşyanın bile arkasından ah vah ediyoruz, üzülüyoruz. Sevdiklerimiz de gittiğinde arkasından üzülüyoruz onun da bizimle olan birlikteliği bitebiliyor.

 Peki madem emanetçiyiz bu dünyada biz o sevdiklerimiz için ne yapıyoruz? Bizimle oldukları sürece ne kadar özen gösteriyoruz? Arkalarından o yüzden midir ki çok fazla keşkelerimiz kalıyor geriye?

 Zaman akıp giderken öylesine bir koşuşturmaca içinde oluyoruz ki,  kederlere büründüğünüzde, kalbimiz kapanıyor. Göremiyoruz, gözümüz kör oluyor. Sadece ve sadece o üzüntüye dertle meşgul oluyoruz. Onun altından giriyoruz üstünden çıkıyoruz, bir türlü üstesinden gelemiyoruz. Belki günlerce, belki aylarca, belki yıllarca aynı derdin etkisinde kalabiliyoruz. Kah ağlıyoruz, kah boşveriyoruz ama en ufak bir şey tetiklediğinde, başa sarıyoruz.

Bu şekilde sürekli geçmişi, geçmiş olayları bugüne getirmeye devam ediyoruz. Böylesine yoğun negatif duygusal durumlar yaşarken de hayatımızdaki emanetleri fark edemiyoruz. İşin ilginç yanı biz zaten kendimiz emanetiz bu dünyaya. Bizim hayatımız, bize emanet, bizim hayatımız bitiyor.

 Bu emaneti sahibine geri vermeden önce ona ne kadar iyi baktık ona? Hani deniyor ya hesap günü geldiğinde sorguya çekileceğiz, bence en büyük sorgu insanın kendi kendine nasıl baktığını, nasıl davrandığını ne kadar iyi olduğunu, bu dünyayı kendine zindan mı etti, cennet bahçesine mi çevirdi?

Çok mu ağladı, çok mu güldü? Kimin için ne yaptı? Kimler ona ne yaptılar? Neler yapmak istedi yapmadı, ya da yapamadı? Ne hayaller kurdu ne hayallerinden vazgeçti?

İşte bütün bunları o hesap günü gelmeden önce kendi kendimize her gün sormamız gerekir. Ben bugün kendim için ne yapmak istiyorum? Ben bugün hayat için insanlar için doğa için ne yapmak istiyorum? Nasıl bir hizmette bulunmak istiyorum? Size emanet verilenleri gözden geçirin, düşüp kırıldıklarında, çekip gittiklerinde yerine başka bir şeyle doldursan da o artık yok aynı şey değil.

 Sehpanın üstündeki boşluk başka bir şeyle de olabilir, kalbinizdeki boşluk başka birisiyle de dolabilir ama işte, doldur boşalt dünyası be bu dünya. Peki anlamı ne?

 Gülay Pala Kışlak

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
BİZİM HİKAYELERİMİZ

Aslında hikayelerimiz aynı. Hepimiz aynı özlemlerle büyüyyoruz, aynı sınırlamalarla engelleniyoruz. Yine de, ne hayal kurmaktan...

 
 
 
AFFETMEK NEDEN İYİLEŞTİRMEZ

Affetmek güçlü bir eylem olsa da, içsel yaraları otomatik olarak iyileştirmez; çünkü duygusal iyileşme, genellikle sadece bırakma...

 
 
 
BEN BAŞARDIYSAM SİZ DE BAŞARIRSINIZ.

Acılar insanı büyütür derler ya, yok, hayır; acılar insanı büyütmez, un ufak eder, önce için acır, yüreğin midir bu iç acıması ruhun...

 
 
 

Yorumlar


kitap.jpg

© 2023 by Success Consulting. Proudly created with Wix.com.

  • Twitter
  • Linkedin
  • Instagram
  • Facebook
bottom of page