BİZİM HİKAYELERİMİZ

Aslında hikayelerimiz aynı. Hepimiz aynı özlemlerle büyüyyoruz, aynı sınırlamalarla engelleniyoruz. Yine de, ne hayal kurmaktan vazgeçiyoruz, ne de engellere aldırıryoruz. Başımıza ne gelirse gelsin yaşamaya hazır gibi, gözü kara başlıyoruz hayata.

Sırasıyla gelmeye başlasa da sevinç-keder-mutluluk-hayal kırıklıkları-ihanetler-kavuşmalar-ayrılıklar-çok sevmeler-hiç sevilmemeler-kandırmacalar-kanmacalar, biz hepsinin ortasında Don Quijote'cilik oynamaya devam ediyoruz, kuşanabildiğimiz kılıçlarımız (savunma araçlarımız) her ne ise, sağa sola savurarak hepsinin üstesinden gelmeye çalışıyoruz.

Kim kime galip geliyor? Hangi taraf zafer kazanmış edasıyla salınarak dolaşıyor hayatın içinde? Kazandığını düşündüğün anlar yenilgiyi kabul edip, sonucu kazanım saydığın anlar mıdır acaba? Yoksa rastgele sallağın kılıçlar kendi kanatlarını mı kırdı da düştün kalkamadın, karşındakiler kocaman canavarlara dönüştüler de sen korkup vaz mı geçtin?

Aslında hikayelerimiz aynı, karşımızda kılıç savurduğumuz canavarlarımız da aynı... sadece onlarla başetme-defetme yollarımız farklı galiba. İşte kazananı da kazanmayanı da bu belirliyor zaten.

 NASILLARIMIZ'ı konuşmak üzerine başka bir yazıda buluşalım.

Sizden Biri

Gülay Pala KIŞLAK